Bolu 2. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmaya, tutuksuz sanıklar köy muhtarı M.E, İl Sağlık Müdürlüğü Halk Sağlığı Hizmetleri Başkanı Ü.B. ve İl Sağlık Müdürlüğünde görevli hemşire B.K. katıldı. Hemşire F.İ. ise Yalova’dan Ses ve Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile bağlandı.
Sanıklardan İl Özel İdaresi Su ve Kanal Hizmetleri Müdürü M.A.A’nın katılmadığı duruşmada, avukatlar salonda hazır bulundu.
Sanık F.İ, “Bulaşıcı Hastalık Surveyans ve Erken Uyarı Sistemi”ni kullanmak ve takip etmek gibi bir görevinin bulunmadığını savunarak, “İzci sistemini takip etmekle ilgili olarak herhangi bir yükümlülüğüm, sözel ya da yazılı talimatname herhangi bir şey yoktur. Kovid nöbeti tuttuğum esnada şifahen bilgi gelmesi üzerine vakaların olduğu anlaşıldı. İzci sisteminin geçmişe dönük, o tarihteki verilere bakıldığında 15’inde sinyal yoktur, 16’sında sinyal görülmektedir.” diye konuştu.
F.İ. olayın kendisine bildirilmesinin ardından üzerine düşen tüm görevleri eksiksiz yaptığını belirterek, “Hastaları hastanede ziyaret ettim. Köy muhtarı, İl Özel İdaresi ve halk bilgilendirildi. İçme suyu kullanıma kapandı. Kusurum olmadığını düşünüyorum.” dedi.
Zehirlenen müştekilerin avukatlarından Tunahan Sarıalan, bilirkişi heyetinin raporunun yeterli olmadığını öne sürerek, “Bilirkişi heyetinde İl Sağlık Müdürlüğünden personel bulunmaktadır. Tarafsızlık ilkesine aykırıdır. Akabinde zehirlenmenin sebebi tavuk dışkısı olarak geçmektedir ancak buna ilişkin bilirkişi heyetinde herhangi bir araştırma yapılmamıştır. Yayla suyu denilerek üzerinden geçilmiştir. Teknik kurallara uygun mantık çerçevesine oturtulmamıştır. Tavuk dışkısına göre araştırma yapılması gerekmektedir.” ifadelerini kullandı.
Verilen aranın ardından kararını açıklayan mahkeme heyeti, avukat Sarıalan’ın talebinin ilerleyen aşamada değerlendirileceğini belirterek, eksik hususların tamamlanması için duruşmayı erteledi.
Duruşmada ayrıca, olayda kendileri ya da çocukları zehirlenen müştekilerin kimlik tespitleri yapılarak davaya katılma talepleri alındı.
NE OLMUŞTU?
Yuva köyünde 2022 yılının temmuz ayında Kurban Bayramı’nın ardından içme suyundan kaynaklı kusma ve bulantı şikayetiyle aralarında çocukların da bulunduğu 148 kişi hastanelere başvurmuş, Eyüp Ertem yaşamını yitirirken, 147 kişi taburcu edilmişti.
Ankara’da çeşitli hastanelere nakledilen bazı hastalara, kanlı ishalle ortaya çıkan, anemi ve akut böbrek yetmezliğiyle seyreden Hemolitik Üremik Sendrom tanısı konulmuştu.
Eyüp Ertem’in şebeke suyunda tespit edilen “koli basili” bakterisinden kaynaklanan enfeksiyona bağlı yaşamını yitirdiği belirlenmişti.
Bolu Cumhuriyet Savcısı İsmail Hakkı Özcan tarafından hazırlanan 14 sayfalık iddianamede, sanıklar M.A.A, Ü.B. ve M.E. hakkında “taksirle bir kişinin ölümüne ve birden fazla kişinin yaralanmasına neden olma” suçundan 2 yıldan 15’er yıla kadar, B.K. ve F.İ. hakkında ise “görevi kötüye kullanma” suçundan 3 aydan 1’er yıla kadar hapis cezası isteniyor.